Düşman, Denis Villeneuve'ün 2013 yılına damga vuran, psikolojik gerilim ve dram unsurlarını harmanlayan dikkat çeken eseridir. Film, yazar José Saramago'nun 'Doppelgänger' adlı romanından uyarlanmıştır. Başrolde Jake Gyllenhaal'ın performansı ile dikkat çeken Düşman, bir üniversite öğretim üyesi olan Adam Bell'in hayatının, ona tıpa tıp benzeyen bir adamla çakışmasını konu alır. Bu iki adamın karşılaşması, kimlik sorgulamalarına ve içsel çatışmalara yol açarken, bu süreçte izleyiciye psikolojik bir derinlik sunar. Düşman, özellikle çift kişilik, bilinçaltı ve insanın kendisiyle olan çatışmaları üzerine düşündürücü bir film olma özelliğini taşır.
Filmin başrolünde Jake Gyllenhaal, Adam Bell ve Anthony Clair karakterlerini canlandırarak muazzam bir performans sergiler. Gyllenhaal, her iki karakterin içsel farklılıklarını ustalıkla yansıtır. Onun yanındaki karakterler arasında Mélanie Laurent, Anna karakteri ile yer almakta ve Adam’ın hayatındaki karmaşayı daha da derinleştirmektedir. Ayrıca, Isabella Rossellini, daha küçük ama dikkat çekici bir rolde, Adam’ın annesi olarak izleyiciyle buluşur. Tüm oyuncu kadrosu, filmdeki gerilim ve belli belirsiz duygusal derinliği daha belirgin hale getirirken, Gyllenhaal'ın performansı film başarısında kilit bir rol oynar.
Düşman, kimlik ve benlik üzerine yoğunlaşan bir film olarak, izleyicilerine insan ruhunun karmaşıklığını ve bireyin kendi içindeki çatışmaları keşfetme fırsatı sunar. Filmin alt metni, bireyin iki farklı yüzü arasındaki çatışmayı ele aldığından, toplumda sıkça görülmeyen içsel savaşları açığa çıkarır. Düşman, insanların sıkça karşılaştığı kimlik krizi teması ile bireyin kendisiyle, toplumsal normlarla ve duygu durumları ile olan ilişkisini sorgulayan bir yapıdadır. Ayrıca bilinçaltının izlerini ortaya koyarak, insanların çoğu zaman kabul etmedikleri taraflarını gün yüzüne çıkarır. Bu yönüyle film, izleyicide derin bir düşünce ve sorgulama süreci başlatırken, kimliğin esnekliği üzerine düşündürür.
Düşman, görsel olarak etkileyici bir film deneyimi sunar. Denis Villeneuve, atmosfer oluşturma konusunda ustalık gösterirken, Roger Deakins'ın güçlü sinematografisi, karanlık ve gerilim dolu görüntüleri ile dikkat çeker. Filmde kullanılan renk paleti, sarı ve gri tonlarıyla içsel bir boşluk hissiyatını desteklerken, akıcı kameralar ve ilginç açılar, izleyicinin sürekli dikkatini çekmeyi başarır. Aynı zamanda, filmin müziği de, geçişlerdeki gerilim ve kaygıyı artırır.