Donnie Darko, genç bir adam olan Donnie'nin (Jake Gyllenhaal) hayatını merkezine alıyor. 1988'de geçen film, Donnie'nin bir tavşanın rehberliğinde zaman yolculuğuna çıkmasını ve paralel evrenler arasında gidip gelmesini konu alıyor. Film, sadece bir gençlik dramı olmanın ötesine geçiyor; aynı zamanda varoluşsal kaygılar, psikolojik problemler ve toplumsal normlar üzerine derin bir sorgulama sunuyor. Richard Kelly'nin yönetmenliğinde gelişen bu hikaye, karmaşık ve katmanlı yapısıyla izleyicileri düşündürüyor. Kader ve özgür irade teması film boyunca sıkça sorgulanırken, izleyicilerin sonunda neyin gerçek olduğunu düşünmeye yöneltiyor.
Jake Gyllenhaal, Donnie Darko rolüyle izleyicilere güçlü bir performans sunuyor. Ona, Donnie'nin kız kardeşi Elizabeth'i canlandıran Maggie Gyllenhaal ve tuhaf tavşan Frank'i oynayan James Duval eşlik ediyor. Suicidal bir kişilik çatışması yaşayan Donnie karakteri, Gyllenhaal'ın yeteneği sayesinde derin ve karmaşık bir form alıyor. Maggie ise, ablasının destekleyici ama bir o kadar da karmaşık bir karakter olduğunu başarıyla sergiliyor. Filmde ayrıca, Drew Barrymore, Patrick Swayze ve Katharine Ross gibi tanınmış isimler de rol alarak eserin zenginliğine katkı sağlıyor.
Donnie Darko, özgür irade ve kader arasındaki çatışmayı oldukça etkili bir şekilde işler. Film, bireyin yaşamındaki seçimlerin sonuçlarını sorgularken, aynı zamanda mevcut koşulların üzerindeki etkisini de vurgular. Zaman yolculuğu konsepti, izleyicilere hayatın kaçınılmaz döngüleri ve her bir seçimimizin sonuçlarının yankılandığı bir evrende ne kadar özgür olduğumuzu sorgulatır. Bu bakış açısı, karakterlerin yaşamlarına ve onları çevreleyen olaylara yeni bir ışık tutar. İzleyicilere, yaptıkları seçimlerin önemini hatırlatırken, insan doğasının karmaşıklığını da anlatır.
Donnie Darko, karamsar bir atmosfer yaratmak için düşük ışık ve renk paletini kullanıyor. Ayrıca, filmde kullanılan özel efektler zamanın akışını ve dalgalanmalarını göstermek için ustaca entegre edilmiştir. Richard Kelly'nin çarpıcı kamera açıları ve sahne geçişleri, filmin izleyici üzerindeki etkisini artırıyor. Müzik seçimi de filmin ruhunu büyük ölçüde yansıtmakta; özellikle Gary Jules'in 'Mad World' parçası, izleyicide melankolik bir etki bırakıyor.