'Citizen Kane', 1941 yılında Orson Welles tarafından yönetilen ve senaryosunu Herman J. Mankiewicz ile birlikte yazdığı bir filmdir. Film, dünya sinemasında devrim yaratan anlatım tarzı ve yenilikçi sinematografi teknikleriyle tanınır. Film, zengin medya patronu Charles Foster Kane'in hayatını konu alırken, onun geçmişine dair çeşitli anıları geri dönüşlerle sunar. Seyirci, Kane'in karmaşık kişiliği ve etkileyici yaşam hikayesi aracılığıyla, güç ve yalnızlık arasındaki ince çizgiyi gözlemleme şansı bulur. 'Citizen Kane', sinematografi ve anlatı yapısı açısından pek çok filme ilham vermiştir ve günümüzde hala en çok tartışılan eserlerden biri olma özelliğini taşımaktadır.
Orson Welles, filmde Charles Foster Kane rolünde muhteşem bir performans sergiler. Welles'in genç yaşta yönetmenlik kariyerine atılması, filmin ikonik hale gelmesinde büyük bir rol oynamıştır. Filmde ayrıca Joseph Cotten, Kane'in en yakın arkadaşı Jedediah Leland rolünde etkileyici bir performans sergiler. Dorothy Comingore, Kane'in ilk karısı Susan Alexander'ı canlandırırken, Agnes Moorehead ise Kane'in annesi Mary Kane karakteri ile dikkat çekmektedir. Richard Bennett, Kane'in iş dünyasındaki rakibi Walter Parks Thatcher olarak göz doldurur. Bu isimler, filmin duygusal derinliğine katkıda bulunarak izleyici üzerinde kalıcı bir etki bırakır.
'Citizen Kane', güç, başarı ve yalnızlık temalarını işleyerek önemli mesajlar taşır. Film, maddi varlıkların bir insanın gerçek mutluluğuna ulaşmasını sağlamadığını gösterir. Kane, tüm dünyada tanınan ve güçlü bir figür olmasına rağmen, içsel boşluğu ve yalnızlığı ile izleyicinin gözünde trajik bir karaktere dönüşür. Sonuçta, bu yapı, bireylerin hayatlarındaki arayışlarını sorgularken, insan ilişkilerinin ve geçmişin kişinin üzerinde ne denli etkili olduğunu gözler önüne serer. 'Rosebud' kelimesi, Kane'in kaybettiği masumiyetin ve gerçek mutluluğun simgesi haline gelir.
'Citizen Kane', yenilikçi sinematografi teknikleri ve çarpıcı görsel hikaye anlatımı ile dikkat çeker. Film, derin alan derinliği, yüksek ve alçak açılar, oluşturulmuş gölgeler ve etkileyici renk paletleri kullanarak, izleyiciyi film dünyasına çekmeyi başarır. Welles ve sinematografçı Gregg Toland, sinemanın olanaklarını sınırlarını zorlayan bir estetik oluşturmuş ve filmdeki her sahne, görsel bir olay olmuştur.