2002 yapımı 28 Days Later, dünya üzerindeki bir virüsün neden olduğu kıyameti, hayatta kaldıkları için savaşan sıradan insanların gözünden anlatıyor. Danny Boyle'un yönettiği bu film, klasik zombi temalarını çarpıcı bir şekilde güncelleyerek izleyiciye unutulmaz anlar sunuyor. Film, başkahramanı Jim'in uyanmasıyla başlar ve virüsün Londra'da yarattığı kaos ve korkunun içine sürükler. Zamanla, dönüştürücü olaylar ve insanlığın karanlık yanları ön planda yer alır. 28 Days Later, yalnızca bir korku filmi olmanın ötesinde, insan doğasının derinliklerine inen bir hikaye sunuyor.
Filmde, başrol oyuncusu Cillian Murphy, Jim karakterini canlandırırken, Naomie Harris Selina rolü ile dikkat çekiyor. Brendan Gleeson ise Frank karakteri ile izleyicilerin duygularına hitap ediyor. Filmdeki diğer önemli isimler arasında Noah Huntley (Mark) ve Christopher Eccleston (Major Henry West) yer alıyor. Bu oyuncular, karakterlerini gerçekçi bir şekilde canlandırarak, filmin yoğun atmosferini ve duygusal derinliğini güçlendiriyor.
28 Days Later, insan doğasının karanlık yönlerini ve hayatta kalma içgüdüsünü keşfederken, toplumun çöküşü ile birlikte karşılaşılması gereken etik soruları gündeme getirir. Film, yalnızca bir kıyamet hikayesi değil, aynı zamanda insan ilişkilerini, sevgi ve bağlılık kavramını da sorgulayan bir yapıdır. Gelişen olaylar, izleyiciyi insanlığın ne kadar kırılgan olabileceği konusunda derin düşüncelere yönlendirir. Virüsün yarattığı kargaşa içerisinde, insanların birbirlerine olan güveni, çaresizlikleri ve hayatta kalma arzusu ön plana çıkar. Bu bakış açısı, filmin etkileyiciliğini artırır ve doğaüstü korkunun ötesinde bir anlam katışı sağlar.
28 Days Later, çarpıcı sinematografik özellikleri ile dikkat çeker. Filmdeki çoğu sahne, gerçek bir 'found footage' hissi yaratacak şekilde çekilmiştir. Yüksek kontrastlı görüntüler ve etkileyici müzik kullanımı, izleyicinin gerilim duygusunu artırır. Ayrıca, Tommy Morgan'ın kullandığı doğal ışıklandırma, Londra'nın ıssız sokaklarını daha da korkutucu hale getirir.